Sağlık Etkileri Araştırmacılar SAĞLIK ETKİLERİ

Yirminci yüzyılın başlarında geleneksel fosil yakıtların aşırı kullanımı sonucu, SO2 ve partikül artışına bağlı olarak Belçika, Londra, ABD'nin çeşitli bölgelerinde dramatik hava kirliliği episodları görülmüş, ölüm oranları beklenenin birkaç misli üzerine çıkınca; ilk kez 1950'lili yıllarda Avrupa'da "Temiz Hava Antlaşması (Clean Air Act)" ile yakıt türlerinin değişimi sağlanmış ve konu üzerine dikkat çekilmiştir. Sonraki yıllarda hava kirliliğinin insan sağlığı üzerine etkilerini araştıran çok sayıda epidemiyolojik çalışma planlamış ve gerçekleştirilmiştir. 1990'lı yıllarda Avrupa'nın yaklaşık 30 şehrinde, beş yıl süre ile devam eden APHEA (Air Pollution and Health: A European Approach) çalışması gibi hava kirliliğinin uzun dönem sağlık etkilerini inceleyen bir çok epidemiyolojik çalışmada, hava kirliliğinin ölüm oranları, solunumsal ve kardiak hastalıkların gelişimi ve kötüleşmesi ile ilişkisi bilimsel verilerle ortaya konmuştur.

Günümüzde Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), her yıl halk sağlığını korumaya yönelik hava kalitesi rehberleri yayınlamaktadır. Yapılan çalışmalarda, düzenli hava kalitesi ölçümleri, standardize epidemiyolojik yöntemler ve ileri istatistiksel değerlendirmeler kullanılarak, kirleticilerin insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri rakamlarla net olarak bildirilmektedir. Bu bilgilerin sürekliliğini sağlamak için, Kuzey Amerika, Avrupa ve Asya ülkelerinin dahil olduğu Health Effect Institute (HEI) gibi topluluklar hava kirliliği ve halk sağlığı ile ilgili sayısız projeye destek vermektedir. Türkiye'de ise bu konudaki girişimler henüz arzu edilen noktada değildir.

Hava kirliliği sorunu dünyada bu düzeyde önem arzetmesine karşın, Türkiye'de kirleticilerin morbidite ve mortalite üzerine etkisini araştıran çalışmalar oldukça az sayıdadır. Bu konuda acilen ve tercihen bu konu ile ilgilenen devlet kuruluşlarının da desteği alınarak, standardize epidemiyolojik yöntemlerin kullanıldığı, çok merkezli çalışmalara gereksinim bulunmaktadır.